14/12/2018
3181

Anaokulunun İlk Günleri

Anaokuluna yeni başlayan bir çocuğun, ilk kez aile çevresinden uzunca bir süre ayrılmış olması ve ilk kez yabancı bir ortamla karşılaşmış olması nedeniyle çeşitli tepkiler göstermesi, yabancılık çekmesi, endişelenmesi son derece olağandır. 

Çocuklar birden bire anaokuluna uyum sağlayamazlar. Çocuğun, evin sıcak ve güvenli havasından, annenin kucağından kopması, okula uyum sağlaması kolay değildir. Çocuk her şeyden önce anneye ve aileye bağımlıdır. Bu nedenle ilk günlerde anneden ayrılmak istemez, huysuzlaşır,ağlar. Gruba girmek istemez, zorluk çıkarır. Bunlar doğaldır.

Anaokuluna uyum sağlaması için çocuktan ilk günlerde bir olgunluk göstermesi beklenemez. Onun bu uyumsuzluğunu, hırçınlıklarını anlayış ve hoşgörü ile karşılamak gerekir.

Anaokulundaki ilk günler çocuk açısından çok önemlidir.Çocuk okula başlamakla, aile yaşamından çıkıp toplumsal yaşama katılmaktadır. Bu, çocuk için çok önemli bir olaydır. Anaokuluna başladığı ilk günler, uyumsuzluk olumsuzluk içinde geçerse, bu durum çocuğun ruhsal ve toplumsal yaşamında derin izler bırakabilir.Bu yüzden toplumsal yaşama geçiş demek olan günlerde çocuğu yıldırmamak, ona karşı güven verici biçimde davranmak gerekir.

Çocuğa özellikle ilk günlerde çok yakınlık gösterilmelidir. Onunla sürekli ilgilenmek, elinden tutup gezdirmek, istediğini -belli ölçülerde- yapmasına izin vermek gerekir.

Kuşkusuz bunları yapmak öğretmenin görevidir. Çocuğun anaokulunu sevmesi, benimsemesi, arkadaşlarına uyum sağlama süreci ailesinin tavrına, önceki deneyimlerine, okula hazırlanış biçimine ve öğretmeninin tutumuna bağlıdır.

Ailelerin pek azı okul öncesi eğitimin, çocuğa ileriki yaşamında katkısı olacağını bilerek anaokuluna başvurur. Hele bu, bizimki gibi bir kamu kuruluşunun ise, annelerin başvuru sırasında ilk söylediği sözler, "Çocuğuma bakacak hiç kimsem yok, özel okullarda çok pahalı, vallahi çocuk ortada kaldı" olur. Bu noktada, biz ucuz hizmet verdiğimiz ve başka seçenek olmadığı için çocuk ortada kalmasın diye başvurulan bir sığınak olarak algılanıyoruz.

Oysa eğitim kimsenin aklına gelmiyor. Öyle bir beklenti de yok zaten. Yalnızca yuvaya verilecek bir çocuk vardır. Torpil yapılması, çocuğun diğer çocuklardan ayrıcalıklı olarak yetiştirilmesi, gözetilmesi mutlaka istenir. Okuldaki eğitimcilerin niteliğinin hiç bir önemi yoktur. Bu güne dek en çok tepki gösterdiğimiz söz "Ama benimki bir tane" dir. Velilerimiz nedense, çocuklarımızın her birinin, bizim için "bir tane" olduğunu anlamamakta ısrar ederler. Sık sık düşünmüşüzdür, gerçekten böyle bir anaokulu ya da öğretmen olsa ve sadece o velinin çocuğu ile ilgilense, bunu yaparken de diğer çocukları ihmal etse, bu durum onu hiç rahatsız etmez mi diye. Doğrusu yanıt vermeye de korkarız.

Eh, zorunluluk nedeniyle bize terk edilen çocuğun hiç tepki vermeden anaokuluna iki üç gün içinde alışması, eve yorgun olarak dönmesi ve kimseye sıkıntı vermeden uyuması mı beklenmelidir? Bu güne dek yüzlerce çocuğun anaokuluna başlamasına tanık olduk, yaşadık. Çocukların tepkileri; yaşlarına, daha önce kendisine bakan kişi ile ilişkisinin düzeyine, anne-babanın özellikle çocuğun eğitimi konusundaki işbirliğine, anaokuluna hazırlanış biçimine, daha önceki deneyim ve kişiliğine bağlı olarak çeşitlilik göstermektedir.

Bunların bize göre en ilginçleri ise: S. ilk gün "Anneme gidelim" diye ağladığında, şoförümüzün işi bitince bizi götüreceğini söyleyip bu arada oyun oynamayı önerdik. Ertesi sabah okula geldiğinde "Taksi tutup da gidelim" diye ağlamaya başladı. Bir çocuğumuzu da, servisin onu almadan gitmeyeceğine ikna edemeyince eline bir anahtar vermek zorunda kaldık. Servisin anahtarı elinde olunca endişesi geçti.

Çocuk anaokuluna başlayınca kapalı bir aile çevresinden çıkıp yabancı bir çok kişinin bulunduğu yeni ortama girer. Bu giriş, çocuğun toplumsal gelişim sürecinde bir çığırdır.

Bu çığıra da tam hakkını vermek gerekir.

Şöyle ki; çocuk ilk olarak, kalabalık bir grubun üyesi olmaktadır. Karşılaşmanın çocuktaki etkileri çok yönlüdür. Çünkü anaokulu yaşamına uyarken, sürekli ve birbirini izleyen değişimler ortaya çıkar. Çocuk anaokulunda yeni beceriler edinir. Kişiler arası ilişkiler üretir, geliştirir. Yeni duygu ve düşünceler kazanır. Bütün bu yeni deneyimlerin anlamlı ve doyurucu olması çocuğun daha sonra topluma katılımını olumlu yönde etkileyecektir.